-
1 helâl süt emmiş
ehrlich, aufrichtig -
2 helâl süt emmiş
че́стный / правди́вый челове́к -
3 helal
helal [-aːl] <- li> REL erlaubt; gesetzmäßig, legitim; angetraute(r) (rechtmäßiger) Mann; angetraute (rechtmäßige) Frau;-i -e helal etmek jemandem etwas (z.B. die Schuld) erlassen; eine Sache, einen Betrag nicht bereuen;helal olsun es sei (ihm) gegönnt; es ist nicht schade (um A);helal olsun! bravo!;helal süt emmiş ehrbar, ehrlich;helalü hoş olsun (es war) gern geschehen -
4 helâl
1. - li мус.дозво́ленный / разрешённый шариа́том; зако́нный; опра́вданный рели́гией2. - li разг.зако́нный муж, зако́нная жена́••- alacağımı sana helâl ediyorum
- buna beş yüz lirayı helâl ettim
- helâl olsun!
- böyle bir güzel paltoya üç yüz lira helâl olsun
- helâl süt emmiş -
5 helal
",-li 1. Islam canonically lawful, permissible, legitimate. 2. colloq. (lawful) wife. 3. legitimately, by legitimate means. -inden 1. legitimately, honestly. 2. willingly. - etmek /ı, a/ to give up (a legitimate claim) to (another); to give (something) to (someone) willingly. - olsun! 1. It´s all yours!/Take it with my blessing (and enjoy it)! 2. Bravo!/Good for him! - para 1. Islam money earned in a canonically lawful way. 2. money that´s been honestly earned, honest earnings. - süt emmiş good, upright, worthy (person). - ü hoş olsun! 1. It´s all yours!/Take it with my blessing (and enjoy it)! 2. I don´t want anything for what I´ve done!"
См. также в других словарях:
helal süt emmek — doğruluktan ayrılmamak Ben helal süt emmiş adamım, ağabey. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
helalzade — is., esk., Ar. ḥalāl + Far. zāde 1) Nikâhlı bir ana ve babadan doğmuş kimse 2) mec. Doğruluktan ayrılmayan, helal süt emmiş kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvracık — sf., ğı, hlk. 1) Derli toplu ve işi kolay Kıvracık bir ev. 2) Ayağına çabuk, hamarat Helal süt emmiş, kıvracık, eli yüzü düzgün, terbiyeli, edepli kızcağız. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
helalzâde — (A. F.) [ ﻩداز لﻼﺣ ] 1. helal süt emmiş. 2. evli anne babanın çocuğu … Osmanli Türkçesİ sözlüğü